Beynin Donma Noktasını Düşürür, Düşünceyi ve Mantığı Canlı Tutar

Akut Şöhret Olma İsteği Sendromu

Ölümü sizlere ibret olsun, çocuklarınızı böyle programlara göndermeyin.
Adana'da kaldığı bir otel odasında aşırı dozda uyuşturucu yüzünden ölen Ata Türk'ün annesi Semra Yücel, aileleri böyle uyarmıştı. Oğluyla beraber katıldığı "Gelinim Olur musun?" adlı tv programıyla tanınan Semra Hanım, biraz geç olsa da dersini almış görünüyordu.

Önerileri hiçbir ise yaramadı elbette. Yarını düşünmeyi bırakmış, gününü yaşamayı amaç edinmiş durumda tek hedefe kilitlenmiş gençlerimiz ve onların destekçi ailelerini hiçbir şey yıldırmıyor. Anlık şöhret için, 3 saniye sonra zagalanacakları tv programlarının telefon hatlarını kilitliyorlar, kamera gördüklerinde hoplayıp zıplayıp görüntü içinde kalmaya çalışıyorlar, "stüdyoya şakşakçı lazım" dendiğinde ödevlerini bırakıp koşa koşa aşağılanacakları programlara katılmaya gidiyorlar ...

Niye bütün bunlar? Ailelerine, arkadaşlarına, akrabalarına, uzaktan akrabalarına, 5. dereceden arkadaşlarına "bakın, ben de televizyona çıktım" demek için hepsi. "Rakiplerim güçlüydü; ama ben sürekli zıplayarak toplam 2,35 saniye görüntü içinde kalmayı başardım". Ya da "siz henüz zagalayamadıklarımızdan mısınız?" diye sorulduğunda, gururla "bugüne bugün 2 kere zagalanmış bir şöhretle konuşuyorsunuz" demek için. Aileleri de bundan yararlanacak elbette: "Bizim çocuk dün televizyona çıkıp ünlü oldu; gerçi sunucu bizim çocuğa yuh dedi; ama tam ayı demek üzereyken sözünü kesti bizimkisi; ezdirmedi kendini."

Anne babaya sorarsan "elhamdülillah müslümanlar", kızlarının eline daha önce erkek eli değmemiş; ama çöpçatan programından çağırdıklarında kızlarını kendi elleriyle gerdeklik süsleyip püsleyip gönderiyorlar. Hani mini etek günahdı? Evlenmeden önce olmazdı ... Programda her şeyin simülasyonunu yaptılar. Yatak bile vardı. Şöhret yolundaki müslümanlar artık seferi mi sayılıyorlar? Nihilist müslüman diye yeni bir tür mü çıktı ortaya?

Türk toplumu bugün kitlesel bir Akut Şöhret Olma İsteği Sendromu yaşıyor. Şöhret basamaklarını uğraşarak, emek vererek yavaş yavaş tırmanmak yeteneklilerin işi, diğerleriyse 5 dakikalık akut şöhret ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar. Televizyon stüdyolarının önü "akut şöhreti gelenlerle" dolu.

Eskiden şöhret dediğimiz insanlar tanınmış insanlardı; bir yeteneklerinden veya özelliklerinden dolayı tanınmıştılar . Şimdiyse sadece tanınmış olmak, şöhret olmak için yetiyor. Tanınmanın yollarıysa sayısız. 2000 yılında, 16 ve 17 yaşlarındaki iki İspanyol kıza, 16 yaşındaki arkadaşlarını neden öldürdüklerini sormuşlardı: "Tanınmak" için diye yanıtlamıştı kızlar (ve şöhret olmuşlardı).

Modern şöhretlerin çoğu, bir şey yaptıkları için değil, bir şey oldukları için şöhret oluyorlar. Örneğin Paris Hilton. En büyük başarısı? İnce, aptal, sarışın ve zengin olmak. O yüzden zengin olmaya çalışan kızlarımız ince, aptal ve sarışın olmaya çalışıyorlar. Güzel ve Dahi programının aptal güzeli olmanın hayalini kuruyorlar. Geçenlerde ortaya çıkan sahte (?) Biri Bizi Gözetliyor programına katılan kızlarda da bütün bu özellikler var: inceler, sarışınlar (çoğu) ve de aptallar. Şöhret olma amaçlarına da ulaştılar ... gerçekten birilerine kendilerini röntgenleterek.

Türk toplumu Akut Şöhret Olma İsteği Sendromundan kurtulabilecek mi, yoksa bunu kronikleştirecek mi? Kadın başına doğum oranı 2,2 iken gençlerine bir gelecek hazırlayamayan bir ülke, başbakanın isteğiyle bu oranı en az 3'e çıkarırsa ne duruma gelir? Bu blogun en çok "çıplak kızlar" kelimeleriyle aranıp bulunduğunu bildiğim için fazla ümitli değilim.

Not 1: Google'da arama sonucu en çok Tanrılar ve Çıplak Kızlar başlıklı yazı ziyaretçi çekiyor.

Not 2: Google'a "Einstein" yazınca Türkçe içerikli 458.000 sayfa çıkıyor. "Aysun Kayacı" yazınca ise 1.690.000 sayfa. Gençlerin kimi örnek alması gerektiği açık değil mi?