BURSA’da doğuştan ‘aort interrüpsiyon’ (aort damarında kan geçişi olmaması) hastalığı bulunan ve 52 yıl hastalığının farkında olmadan yaşayan Necdet Önder, nefes darlığı şikayeti başvurduğu hastanede durumu anlaşılınca acil olarak ameliyata alındı. Doktorlar, 20 milimetre çapında yapay damar takılan Önder'in bu yaşa kadar yaşamasını mucize olarak nitelendirerek, makaleye konu edileceğini söyledi.

"Tıp dünyasını karıştıran Türk", Hürriyet

Haberin başlığını görünce gene hiçbir şey bulmamış birisini "Müthiş Türk" ilan edeceklerini düşünmüştüm; ama yanılmışım. Bu sefer bir hastadan bahsediliyormuş. Sonra hastalığın adı dikkatimi çekti: "aort interrüpsiyon". O da ne acaba? Latince desek, içinde ü harfi var; İngilizce, Fransızca veya Almanca desek, değil. Doktorlar ad ararken ne düşünmüşler acaba?

"Abi, bu hastalık çok korkunç ya, en iyisi mi buna korkunç bir Türkçe isim uyduralım biz de."

Eğer hala daha bu hastalığı doğru düzgün adlandırabilecek kadar zeki bir doktor çıkmadıysa ilk öneriyi ben sunmak istiyorum: Aort tıkanması.

Birkaç hafta önce Lost dizisinin son sezonu yayımlanmaya başladı. Dizinin nasıl biteceği büyük merak konusu. Bu arada adada olanları açıklamak için üretilen teorilerin hesabını tutmak mümkün değil. Dizinin önceki sezonlarında geridönüşler (flashback) ve ilerigidişler (flashforward) varken, bu sezon paralel gelişen olaylar var (flashsideways mi demek gerek acaba?). Kuantum dünyasındaki bazı olayları açıklamak için kullanılan paralel evrenler hipotezi mi devreye girmiş? Bu sorunun yanıtını sezonun sonuna doğru öğrenme imkanımız olabilir.

Peki Lost bitince hayranları ne yapacaklar? Lost'un yerine alabilecek en iyi aday birkaç ay önce ilk sezonu başlayan FlashForward adlı dizi. Kanadalı yazar Robert J. Sawyer'ın aynı adlı romanından uyarlanan dizi, dünyadaki insanların 2 dakika 17 saniye boyunca kendilerinden geçmesiyle başlıyor. Bu süre boyunca herkes altı ay sonraki kendi hayatından bir kesit görüyor (flashforward). Dizi, bu olayın sebebini ve tekrar edip etmeyeceğini araştıran FBI ajanlarının başından geçenleri anlatıyor.

FlashForward dizisinin bölümlerinden birinde yapılan Schrödinger'in kedisi açıklaması özellikle dikkatimi çekti. Trende gördüğü güzel bir kadını yatağa atmaya çalışan Simon adlı fizikçi (filmlere göre gözel kadınları yatağa atmak çok kolaydır), kadına flashforward'ı açıklayabileceğini söylüyor. Bunun için önce kuantum teorisinin temellerinden olan, aynı anda bütün olası durumlarında birden olabileceğini söyleyen temel prensibi anlaması gerektiğini söyler.

Fizikçi: "Avucunun içine sığacak kadar küçük bir kedin olduğunu varsayalım. Bir de zehirli bir sardalyen olsun. Avucunu kapadığın zaman iki olasılık ortaya çıkar: Kedi sardalyeyi yer ve ölür veya yemez ve yaşar. Kuantum fiziği avucunu açıp kedinin kaderini görene kadar iki olasılığın da aynı anda olduğunu söyler. Bizim için kedi hem canlı, hem de ölüdür."
Kadın: "Bu nasıl olur?"
Fizikçi: "İşte bu kuantum fiziğinin mucizesi. Gözlemci karar verir."

Simon'ın açıklamasından etkilenen kadın onunla beraber yatağın yolunu tutar. Bu açıklamanın tamamen yanlış olduğunu anlamadığı belli.


Yukarıda bahsedilen kuantum prensibinin dogrusu şöyledir: Bir gözlemci tarafından izlenmezken atomaltı parçacıklar aynı anda bütün olası durumlarında birden olurlar. Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger, 1935 yılında yazdığı bir makalede bu prensibin saçmalığını göstermek için bir düşünce deneyi önerir. O zamandan beri Schrödinger'in Kedisi deneyi olarak adlandırılan bu deneyde kedinin yaşamı bir atomaltı parçacığın davranışına bağlıdır. Dizide verilen örnekteki sardalye ise bu kategoriye girmez. Eğer öyle olsaydı yaşadığımız dünya tanıyamayacağımız kadar tutarsız ve garip bir yer olurdu. Daha iyi anlaşılabilmesi için ben başka bir örnek vereceğim:

Evde hamilelik testi yapan kadınları düşünün. Tuvalette bu testi yapan kadınlar, sonuçları görene kadar bir süre beklemek zorunda kalırlar. Sonuç için iki olasılık vardır: Ya test pozitif çıkar ve kadın hamiledir, ya da test negatif çıkar ve kadın hamile değildir. Test sonucu çıkana kadar kuantum fiziği bu iki olasılığın aynı anda olduğunu söyler. Kadın hem hamiledir, hem hamile değildir.

Sanırım benim verdiğim örnekteki mantıksızlık çok daha rahat anlaşılabiliyor. Az önce söylediğim gibi, aynı anda bütün olasılıkların varolması sadece kuantum dünyasında (yani atomaltı ölçeklerde) geçerlidir. Gözle görebildiğimiz cisimler kuantuma göre davranmazlar. Bu yüzden de hem canlı hem ölü kediler olamayacağı gibi, hem hamile olan hem hamile olmayan kadınlar da olamaz.

Son aylarda domuz gribi salgınının da etkisiyle önemli bir büyüme gösteren hijyenik ürünler pazarının iddialı markalarından Exsir, yeni reklam filminde, ürününün önemini ünlü bir doktor ile anlatıyor. Exsir reklam filminde, özellikle sağlık sektöründe faaliyet gösteren markaların sıkça başvurduğu formatlardan biri olan ‘uzman onayı’na başvuruyor.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Exsir’in reklamında, Medyaloji

Dünyanın ilk bitkisel bazlı sebze ve meyve temizleyicisi olduğu iddia edilen Exsir’in bahsedilen reklamını ben de seyrettim. Müftüoğlu bu reklamda "Suyla yıkama mikrop, bakteri, parafin ve zirai ilaçları temizlemez." diyor. Ünlü bir prof'un mikrobun ne demek olduğunu bilmemesi ayıp; çünkü mikrop, bakteri ve mantarlar dahil, gözle görülemeyecek kadar küçük mikroorganizmalara verilen genel bir addır. Yani bakteriler de mikroptur. "Mikrop ve bakteri" diye ayırmak bana bu reklamın arkasındaki onlarca insanın cahilliğin bir sonucu gibi görünüyor. Ya da insanları ve kadınları kandırmaya çalışıyorlar.

İş adamları uçağın business sınıfında otururken yanlarında getirdikleri laptopları ne için kullanırlar?

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tayar, doğadaki tüm meyve ve sebzelerin sağlık açısından çok önemli vitamin ve mineraller içerdiğini söylemiş. Buraya kadar iyi de sonra susacağına devam etmiş: "Yaz ve kış aylarında sofraları süsleyen meyve ve sebzelerin şekilleri faydalı oldukları organlara benzer."

Profesörümüze beyne benzediği için ceviz içi yemesini tavsiye ediyor ve aşağıdaki meyvenin neye iyi geldiğini tahmin etmesini bekliyoruz.


Not: Bu meyve nerede bulunur diye merak edenler için yazayım. Bunu bulmak için Seyşellere gitmeniz gerekiyor.

Kainattaki bütün canlılar birbirlerine yardım ederler. Ve bunu yapmaktan çok zevk alır, mutlu olurlar. Mesela bitkiler, insanların ve hayvanların kendilerini yiyip beslenmelerini ister, böylece yardımlaşmış olurlar. Hayvanlar da insanları kendilerinin etlerini yemelerini, sütlerinden, yumurtalarından ve yünlerinden yararlanmalarını çok isterler. Böyle olunca hem çok mutlu olurlar hem de yardımlaşmış olurlar. İnsanlar da Allah'ın verdiği nimetleri birbirleri ile paylaşırlar. İşte bu nedenlerle kurbanların kesilirken canları yanmadığı gibi çok mutlu olurlar.

Zaman Gazetesi çocuklara kurbanın sosyal boyutunu anlatıyor

Az önce bilmediğim bir şeyi söylediler; domuz eti yemek seks hayatını canlandırırmış. Bence ızgaralanmış domuz eti Viagra'dan daha iyidir. Geçenlerde domuz eti yedim ve haftasonu her şey çok iyiydi. Yani bu doğru olabilir.

Arjantin devlet başkanı Cristina Fernandez (İngilizcesi burada)

Moğolistan'dan önümüzdeki günlerde bir heyet gelecek. Ama ellerindeki dosyada hayli ilginç bir 'ticari istek' var. 6 kadına sadece bir erkek düştüğü Moğolistan, hızla azalan nüfusuna çözüm için 20 bin Türk erkeği istiyor.
...
Rusya'nın egemenliğinde geçen yıllar boyunca işi, gücü olmayan müslüman Moğol erkeklerinin büyük bölümü alkolün pençesine düşmüş. Moğolistan'da erkek nüfus azalıyor. 6 kadına bir erkek düşüyor.

"Cengiz Han'ın kızlarına 20 bin Türk damat", Jale Özgentürk, Referans

Yukarıdaki alıntı Referans gazetesinin bugünkü en çok okunan haberinden. Bu haberin Türk erkeklerinin dikkatini çektiği belli oluyor. Anlaşılan konu kadın olunca, çıplak olmaları gerekmiyor mutlaka. Yalnız, Moğolistan'a gidip 6 kadınla evlenmek isteyenlere kötü haberim var: Yazar Jale Özgentürk 6 kadına bir erkek düştüğünü uydurmuş. Moğolistan İstatistik Ofisi'nin verilerine göre ülkede her 100 kadına 95 erkek düşüyor. Yani oran diğer birçok ülkedekinden çok da farklı değil (Türkiye'de her 100 kadına 102 erkek düşüyor).

Tek uydurulan kadın/erkek oranı değil. Yazıda sayısı azalanların "müslüman Moğol erkekleri" olduğu bilgisi var. Ülke nüfusunun sadece %4'ü müslüman olduğuna göre, nasıl oluyor da bütün ülkedeki erkeklerin sayısı bu kadar azalıyor?

Bir de, alkolün pençesine düşmenin erkek nüfusu nasıl azaltabileceğini anlamış değilim. Alkolik erkeklerin Y-kromozomlu spermleri kafayı bulduğu için X-kromozomlarının yolu mu açılıyor demek istiyorlar acaba?

Radikal gazetesi de Türkleri bekleyen gelinlerden etkilenmiş olacak ki aynı haberi kendi sayfalarına da taşımış.

Not 1: Eğer gerçekten Moğolistan'da 6 kadına bir erkek düşüyor olsaydı, toplam 3 milyon nüfusta 428.571 erkek, 2.571.429 kadın olurdu. Sadece 20.000 erkek ithal ederek bu oran 6'ya 1 yerine, ancak 5,73 kadına 1 erkek olarak iyileştirilebilirdi.

Not 2: Aynı haberi Hürriyet gazetesi de sitesinde yayımlamış.

Onur Air'ın, dün saat 18.45’de kalkması planlanan OHY 036 sefer sayılı yolcu uçağı, yolcuların uçağa binmesinin ardından kapılarını kapatarak 4.5 saat kalkmadı. Bunun üzerine yolcular bilgi alabilmek için pilot kabinine yöneldi. Kısa süre içerisinde pilot ile yolcular arasında sözlü tartışma başladı. Bazı yolcular uçaktan inmek isterken acil çıkış kapısının altında bulunan slaytları patlattı. Pilot, uçuş güvenliği olmadığı gerekçesiyle kule ile temasa geçerek uçağa polis gelmesini istedi. Olay yerine gelen polis kabin görevlileri ve pilotla tartışan ve acil çıkış kapısının altında bulunan şişme slaytları patlattığı iddia edilen 5 kişiyi gözaltına aldı.

"Uçak rötar yaptı, yolcular olay çıkardı", Radikal

Dünyanın birçok ülkesindeki yolcular hava yollarının benzer zorbalıklarına maruz kalmasına rağmen hala daha bu konuda gerekli yasalar yürülüğe konmuyor. Amerika'da birleşen uçak yolcuları "Flyer Rights" (Yolcu Hakları) adıyla kurdukları dernek aracılığıyla Amerika'daki kanunları değiştirmeye çalışıyorlar yıllardır. Avrupa'da AB'nin koyduğu kanunlar görece daha iyi olsa da henüz yolcuları değil havayollarını korumaya daha elverişli gözüküyor. Türkiye'de bu konularda bir çalışma yapıldığından haberim yok; ama beklerken bence yukarıdaki gibi örneklere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Hürriyete karşı suçlar"la ilgili 7. bölümünde tanımlanmış olan "Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma" maddesi uygulanabilir:

Madde 109 - (1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu

Çünkü yolcuları 4,5 saat boyunca uçakta kapalı tutmak, rötar olarak değil, "zorla alıkoymak" olarak tanımlanabilir bence.

Digiturk'ün televizyon reklamlarında dikkatimi çekti; düz ve ince ekranlı televizyonlar sürekli plazma olarak adlandırılıyor ve reklamın sonunda "Tivi bitti şimdi Digi" deniyor. Niye dikkatimi çekti bunlar? Çünkü:

1. Tivi olmadan Digi hiç olamaz! Videoları göstermek için bir ekrana ihtiyacınız var ve biz ona televizyon diyoruz (yani tivi).
2. Plazma düz ekran televizyon demek değildir; sadece televizyon ekranı teknolojilerinden biridir. Hatta günümüzde plazma ekranlarının üretimi neredeyse durma aşamasına gelmiştir. Günümüzde en çok kullanılan televizyon ekranı teknolojileri sırasıyla LCD, klasik tüplü teknoloji ve yeni geliştirilen LED'dir.

Baz istasyonları sağlığın yanı sıra inanç yönünden zararlı ve sakıncalıdır. Cami minarelerinde kurulan baz istasyonu 900’lü hatlara da hizmet vermektedir. Kötü niyetli insanlar bu hatları arayarak cinsel içerikli sohbet etmektedir. Cami minarelerinde baz istasyonu aracılığıyla 900’lü hattı kullanarak kötü amaçlara hizmet etmiş bulunmaktadır.

Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES) Genel Başkanı Lokman Özdemir, Radikal

DİVES Genel Başkanı'na küçük bir hatırlatma: Cinsel içerikli sohbet için 900'lü hatlara gerek yok. Hattın iki ucunda da istekli kişiler olduktan sonra, her telefon konuşması cinsel içerikli olabilir. Özümüzde hepimiz kötü niyetliyiz.

Dünyanın her tarafında yaşamış bir kadın, İskoçya, Amerika, Endonezya...

"Girenler niye giriyor, çıkanlar neden çıkıyor", Hürriyet

Yazar Ayşe Arman da diğer birçok insan gibi hayali bir ülke olan İskoçya'nın gerçek olduğunu zannedenlerden. İskoçya'nın para birimini söyleyebilir misiniz? Peki İskoçya'nın internet kodu nedir? Bunlara yanıt verilemez çünkü İskoçya diye bağımsız bir ülke yoktur. İskoçya, bizim genelde İngiltere diye adlandırdığımız Birleşik Krallığa bağlı özerk bir bölgedir. İskoçya'yı en uygun şekilde Birleşik Krallığın bir eyaleti olarak da tanımlayabiliriz.