Beynin Donma Noktasını Düşürür, Düşünceyi ve Mantığı Canlı Tutar

FlashForward Dizisi ve Schrödinger'in Kedisi

Birkaç hafta önce Lost dizisinin son sezonu yayımlanmaya başladı. Dizinin nasıl biteceği büyük merak konusu. Bu arada adada olanları açıklamak için üretilen teorilerin hesabını tutmak mümkün değil. Dizinin önceki sezonlarında geridönüşler (flashback) ve ilerigidişler (flashforward) varken, bu sezon paralel gelişen olaylar var (flashsideways mi demek gerek acaba?). Kuantum dünyasındaki bazı olayları açıklamak için kullanılan paralel evrenler hipotezi mi devreye girmiş? Bu sorunun yanıtını sezonun sonuna doğru öğrenme imkanımız olabilir.

Peki Lost bitince hayranları ne yapacaklar? Lost'un yerine alabilecek en iyi aday birkaç ay önce ilk sezonu başlayan FlashForward adlı dizi. Kanadalı yazar Robert J. Sawyer'ın aynı adlı romanından uyarlanan dizi, dünyadaki insanların 2 dakika 17 saniye boyunca kendilerinden geçmesiyle başlıyor. Bu süre boyunca herkes altı ay sonraki kendi hayatından bir kesit görüyor (flashforward). Dizi, bu olayın sebebini ve tekrar edip etmeyeceğini araştıran FBI ajanlarının başından geçenleri anlatıyor.

FlashForward dizisinin bölümlerinden birinde yapılan Schrödinger'in kedisi açıklaması özellikle dikkatimi çekti. Trende gördüğü güzel bir kadını yatağa atmaya çalışan Simon adlı fizikçi (filmlere göre gözel kadınları yatağa atmak çok kolaydır), kadına flashforward'ı açıklayabileceğini söylüyor. Bunun için önce kuantum teorisinin temellerinden olan, aynı anda bütün olası durumlarında birden olabileceğini söyleyen temel prensibi anlaması gerektiğini söyler.
Fizikçi: "Avucunun içine sığacak kadar küçük bir kedin olduğunu varsayalım. Bir de zehirli bir sardalyen olsun. Avucunu kapadığın zaman iki olasılık ortaya çıkar: Kedi sardalyeyi yer ve ölür veya yemez ve yaşar. Kuantum fiziği avucunu açıp kedinin kaderini görene kadar iki olasılığın da aynı anda olduğunu söyler. Bizim için kedi hem canlı, hem de ölüdür."
Kadın: "Bu nasıl olur?"
Fizikçi: "İşte bu kuantum fiziğinin mucizesi. Gözlemci karar verir."
Simon'ın açıklamasından etkilenen kadın onunla beraber yatağın yolunu tutar. Bu açıklamanın tamamen yanlış olduğunu anlamadığı belli.

 Fizikçilerden etkilenen kadınlar. Sadece filmlerde mi olur?

Yukarıda bahsedilen kuantum prensibinin dogrusu şöyledir: Bir gözlemci tarafından izlenmezken atomaltı parçacıklar aynı anda bütün olası durumlarında birden olurlar. Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger, 1935 yılında yazdığı bir makalede bu prensibin saçmalığını göstermek için bir düşünce deneyi önerir. O zamandan beri Schrödinger'in Kedisi deneyi olarak adlandırılan bu deneyde kedinin yaşamı bir atomaltı parçacığın davranışına bağlıdır. Dizide verilen örnekteki sardalye ise bu kategoriye girmez. Eğer öyle olsaydı yaşadığımız dünya tanıyamayacağımız kadar tutarsız ve garip bir yer olurdu. Daha iyi anlaşılabilmesi için ben başka bir örnek vereceğim:
Evde hamilelik testi yapan kadınları düşünün. Tuvalette bu testi yapan kadınlar, sonuçları görene kadar bir süre beklemek zorunda kalırlar. Sonuç için iki olasılık vardır: Ya test pozitif çıkar ve kadın hamiledir, ya da test negatif çıkar ve kadın hamile değildir. Test sonucu çıkana kadar kuantum fiziği bu iki olasılığın aynı anda olduğunu söyler. Kadın hem hamiledir, hem hamile değildir.

Sanırım benim verdiğim örnekteki mantıksızlık çok daha rahat anlaşılabiliyor. Az önce söylediğim gibi, aynı anda bütün olasılıkların varolması sadece kuantum dünyasında (yani atomaltı ölçeklerde) geçerlidir. Gözle görebildiğimiz cisimler kuantuma göre davranmazlar. Bu yüzden de hem canlı hem ölü kediler olamayacağı gibi, hem hamile olan hem hamile olmayan kadınlar da olamaz.